CGTN Muhabiri Cao Beidan'ın haberine göre, Çin Ulusal İstatistik Bürosu, ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYİH) yılın ilk dokuz ayında istikrarlı büyüme seyrini koruduğunu ve yüzde 5,2 oranında arttığını duyurdu. Bu veri, uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. The New York Times gazetesinde yayımlanan bir yorumda da, Çin ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde de istikrarlı büyüme trendini sürdürdüğü vurgulandı.

Ekonomik temeller daha da sağlamlaştı

Dış baskılar ve iç zorluklara rağmen elde edilen bu ivme, Çin ekonomisinin dayanıklılığını ve güçlü yapısını bir kez daha ortaya koydu. Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından kısa süre önce yayımlanan raporda, dünya ekonomisinin büyüme hızının 2024’te yüzde 3,3’ten yüzde 3,2’ye gerilemesinin beklendiği hatırlatıldı. Bu tabloya rağmen Çin ekonomisi dikkat çekici bir performans sergileyerek küresel ortalamanın üzerinde büyüdü.

Yalnızca temmuz-eylül döneminde kaydedilen GSYİH rakamı, dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Almanya’nın 2024 yılı toplamını geride bıraktı. Çin’in büyüme hızı geçen yıla göre yüzde 0,2, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 0,4 artış gösterdi. Ekonomik işleyiş genel olarak istikrarlı bir şekilde ilerlerken, büyük işletmelerin katma değeri yüzde 6,2 ve ekonomik büyüme göstergesi yüzde 4,5 oranında artış kaydetti. Bu göstergeler, Çin’in yıllık büyüme hedefini yakalaması için güçlü bir temel oluşturdu.

İlerleme eğilimi daha belirgin hale geldi

Yılın ilk dokuz ayında Çin ekonomisindeki yapısal dönüşüm ve inovasyon eğilimi daha da netleşti. Çin hükümeti, bu yılın başından itibaren kendi kalkınma modeline uygun biçimde “yeni nitelikli üretici güçlerin” geliştirilmesine öncelik verdi. Donanım imalatı ile yüksek teknolojili üretim sektörlerinin katma değeri, yıllık cirosu 20 milyon yuanın üzerindeki işletmelerin ortalamasını sırasıyla 3,5 ve 3,4 puan geride bıraktı.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (WIPO) yayımladığı son rapora göre Çin’in yaratıcılık göstergesi bu yıl ilk kez dünyada ilk 10’a girdi. Bu gelişme, hem Çin ekonomisine yeni bir dinamizm kazandırdı hem de küresel inovasyon hareketlerine ivme kattı. Örneğin Porsche Çin, eylül ayında Çin piyasasına özel yeni nesil bilgi ve eğlence sistemini tanıttı; bu da Çin’in teknolojik üretim kapasitesinin uluslararası markalar nezdinde de güven kazandığını gösterdi.

Dış ticarette güçlü dayanıklılık

Küresel ticarette artan korumacılık, jeopolitik gerilimler ve ticaret sürtüşmelerine rağmen Çin ekonomisi dış ticarette dayanıklılığını korudu. Ocak-eylül döneminde ülkenin ticaret hacmi geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 4 arttı ve böylece iki yıldır kesintisiz büyüme kaydedildi.

Aynı zamanda Çin’le ticari ilişkiler kuran ülke ve bölge sayısı da yükseldi. Bu yılın ilk yedi ayında Çin, 166 ülke ve bölgenin en büyük üç ticaret ortağı arasına girdi; bu rakam geçen yıla göre 14 artış anlamına geliyor. Bloomberg, Çin’in ihracatındaki artışın “ekonominin güçlü dayanıklılığını açıkça ortaya koyduğunu” vurguladı.

Çin ekonomisinin istikrarlı büyümesinin ardındaki içsel dinamikler, arz, talep ve nitelikli insan gücü gibi yapısal avantajların birleşiminden oluşuyor. Bu süreçte aktif ve hedefe odaklı makroekonomik politikalar belirleyici rol oynadı. Bu yılın başından itibaren uygulamaya konulan politika önlemleriyle hizmet sektörü ve iç tüketim desteklendi, altyapı yatırımları hız kazandı. Yakın dönemde alınan ek tedbirler de, makroekonomik ayarlamaların kapsamını genişleterek büyümeye yeni bir destek sağladı.

Uzun vadeli perspektif

Çin ekonomisine dair açıklanan veriler yalnızca kısa vadeli bir başarıyı değil, aynı zamanda uzun vadeli büyüme eğiliminin sürekliliğini de gösteriyor. Bu yıl, 14. Beş Yıllık Plan’ın son yılı ve 15. Plan’ın hazırlanma süreci açısından kritik bir dönüm noktası niteliğinde.

Dün Beijing’de başlayan Çin Komünist Partisi 20. Merkez Komitesi 4. Genel Kurul Toplantısı, ülkenin önümüzdeki beş yıllık kalkınma stratejisini şekillendirecek. Uluslararası toplum, bu toplantıda alınacak kararların yalnızca Çin için değil, küresel ekonomi için de yeni fırsatlar doğuracağı görüşünde. Pek çok gözlemci, Çin’in politik istikrarı koruyarak ve dışa açılma sürecini derinleştirerek dünya ekonomisiyle yeni getirileri paylaşmaya devam edeceği beklentisini dile getiriyor.